8 Aralık 2009 Salı

HAyaTı yeŞİL beYAZ görenlere..!



Ey Hayatı Yeşil-Beyaz gören göz...!

Bu yazı bir feryattır. Hatta isyan, belki de bir göz yaşının damlaları. ,Ama sana yazıldı bu. İyi oku ,hatta bir daha oku, yetmezse bir kez daha oku ama okumakla kalma okuduktan sonra gözlerini kapat, elini yüreğine koy, ve ağla...! 

Sen Yeşil Beyaz gördün hayatı her an.İşin kolayına kaçıp başkaları gibi mücadele etmeden emek verilmeden yaşanan 3 ezik sevgisini kınadın hep.
3 büyük de neymiş tek büyük KONYASPOR dedin her zaman...
Recep KUM da göz yaşı oldu duyguların. Hüzünlendin yemin ettin kendine ki, bayrağı en yükseğe dikmeye. Hep ne yapacağını düşündün.
Baban, annen, ağabeyin, ablan belki de hep kızdılar sana. Uğraşma dediler, sana mı kaldı dediler.Tribün işi boş iş dediler . 
Okulda, iş hayatında, çevrende hep Konyaspora neler verebileceğinin hesabını yaptın.
Yeşil beyaz da vücut buldun, şahsiyet buldun.
Çift Başlı Kartal a öyle bir inandın ki. Dostların deli dedi sana, düşmanların kin besledi. Samimi idin davanda . . .
Ama, olmadı ... yapamadın. 
İnandığın gibi yaşamadın ve yaşadığın gibi inanmaya başladın.
Günü kurtardın hep. Maça gittin ama 8 numaradan, 10 numaradan, çıkar kavgalarına alet olmaktan fırsat bulup.Konyasporluluk duygusunu yaşayamadın.Oysa hayat Konyaspor du senin için.

Gereksiz işlerle uğraştın . Kızlar, alkol bütün günün bunlarla geçti. En son ne zaman kitap okudun. Yazıyı burada noktala ve cevap ver kendine. Sonra devam et okumaya. En son okuduğun kitap neydi? Ne öğretti sana? Küresel çeteler, Globalleşen inekler, bunların ne olduğunu öğrendin mi?

Konyasporlu olmak senin için sadece tribün den mi ibaretti.Yoksa senin için bir kimlik miydi?
Çevrende seni Konyasporlu bilenlere hangi güzel huyunla Konyasporlu olduğunu ispat ettin en son?

Elinde ki tespih, kim bilir kaçıncı tespih. 
Mahallende sokağa hakim olduğun kadar, Davana hakim olduğuna inanıyor musun?
Cevap ver gardaşım cevabı kendine vereceğini sanıyorsan yanılıyorsun. 
Senden cevap bekleyen kaybettiklerimiz ve gelcek nesillerdir.
Kırılma yazdıklarıma, ama üstüne alın. Konyaspor aşkı hep besteler de mi kalacak, yoksa senin böyle bir düşüncen var mı? 
.Şöyle bir sokağa çık ,
başka takımların absürd yazılarını cadde ve sokaklarda kendi gözlerinle göreceksin. 
Sonrada üstüne kimlik olarak aldığın ve her yerde övünerek söylediğin Nalçacılı kimliğe ne kadar layık olup olmadığını vicdanına soracaksın.

Abileri düşün. Verilen kavgaları... çekilen cefayı... ödenen bedelleri.
Şu an kendinde gördüğün vasıfları abilerin hayatlarıyla kıyasla, yorumu sana bırakıyorum. 
Hiç düşündün mü peki.. 25 yıllık bu çınarı gelecek nesillere nasıl bırakacağım?
Bundan 20 yıl sonra Nalçacı gençliği omuzlayacak olan insanların senin hakkında neler düşüneceğini, neler yazacağını hesap ediyor musun?. 
Yarın çocuklarına, torunlarına ne diyeceksin nasıl savunma yapacaksın? Yoksa Nalçacı Sevdayı bir çocukluk hastalığı, yada bir gençlik hastalığı olarak mı tanımlayacaksın?

NALÇACILI özüne dön, aslına dön, yan ki yakasın... yakamazsan , yanacağını bil.

yeŞİL beYAZ rüyalarda her şey çok daha güzeldi...

Efsanelerin Maçı (Konyaspor - Tarsus)



Yıl 1986-87 sezonu... ikinci türkiye ligi son haftası oynanacak...                c grubu'nda konyaspor ve sakaryaspor şampiyonluk mücadelesi veriyor. ligin son maçlarında    Konya-Tarsus ve Sakarya-Anadolu oynayacak.

her iki şampiyon adayına da galibiyet yetmiyor. ikisi de, rakibinin son maçta kaç gol atabileceğinin hesabında... ancak sakarya daha avantajlı... çünkü anadolu'yu 2-0 yenerse konya'nın tarsus karşısında 9-0 kazanması gerek.

bu yüzden konya huzursuz... gözü-kulağı sakarya'da... rakip kaç atacak ki, kendisinin kaç atması gerektiğini bilsin.

bunun için iki maç da aynı saatte başlamamalı... oysa federasyon hakemlere sıkı talimat vermişti: «maçlar tamı tamına saat 16.00'da başlayacak. saniye bile şaşmamalı...»

dur bakali n'olicek?

konya'daki mücadelenin hakemi aykan köseoğlu'ydu. maçın başlamasına yakın, görevlilerden müsabaka topunu getirmelerini istedi.

«havası kaçmış, şişiriyoruz» dediler. biraz geçince «patlamış değiştiriyoruz» dediler... az daha geçince, «arkadaş depoda unutmuş, kilitli» dediler... maksat, hakemin başlama saatinden sonra sahaya çıkmasını sağlamak. neyse, hakemin bozuk çalmasından sonra top getirildi. köseoğlu sahaya çıkıp, takımları yanına çağırdı. saat o sırada 16.00'yı geçmesine rağmen konyaspor ortalıkta görünmüyordu. köseoğlu bir süre da ha bekledi, takım hâlâ gelmeyince sadece tarsuslularla birlikte seremoniye çıktı. halkı selamladılar. yapılacak şey düdüğü çalıp, maçı tatil etmekti.

tam bu sırada büyük bir uğultu duyuldu. tribünlerden atlayan 3 bin taraftarın omuzunda konyalı futbolcular sahaya geliyordu. adeta şampiyon olmuş gibi şeref turu atıyorlardı. herkes saha içerisine girmişti... hakem köseoğlu, olan-biten karşısında şaşkına dönmüş, kalabalığın derhal boşaltılmasını istiyordu. kalabalığı boşaltması gereken adamlar da, zaten maçın mümkün olduğu kadar geç başlamasının yararına inandırılmışlar. ağırdan alıyorlar... neyse hara-güre millet dağıldı. taraftar, oyun alanını belirleyen çizgiler dışına çıkmıştı ama, tribünlere çıkmamıştı. köseoğlu, bunun vakit alacağını gördüğü gibi «tamam kardeşim saha kenarında kalsınlar, gelin maç başlasın,» dedi. bu arada kale ağlarını kontrole giden yan hakemler argun darıcı ve hüseyin su, telaşla hakemin yanına koştular: «aykan bey, bunlar ağları kesmişler...»

hakem çıldırıyor ama ne yapsın?... «allah kahretsin» diye söylenerek maçı bu şekilde başlatmaya karar veriyor. tam başlama vuruşu yapılacak... o da ne?... sahaya yeniden birtakım adamlar doluşup tarsuslu futbolculara çiçek vermek istiyor. köseoğlu'nun «durun, bu ne rezalet, dışarı çıkın» diye bağırmasına rağmen sahada çiçek vermeler, öpüşmeler sarılmalar gırla... bu fasıldan sonra yeniden bir başlama vuruşu hazırlığı... ama o da ne?.. hakemin gözüne bu kez konya kalecisi nejat takılıyor. üstünde kaleci kazağı yok, futbolcu arkadaşlarının giydiği formalardan birini üstüne geçirmiş... hakem yanına koşup «oğlum bu ne hal?» diye soruyor. nejat saf saf boynunu büküp «hocam kazağım kulüpte kalmış. başka bir şey bulamadım» diyordu.

köseoğlu öfkeyle «üstünü çıkar, çıplak oyna» direktifini veriyor. kaleci soyunduktan sonra, tam başlama düdüğünü çalacaktı ki... birileri gene sahaya dalıp nejat'a kaleci forması vermeye koşuyordu...

la havle vela kuvvete illa billa... maç bir türlü başlayamıyor. hakem son kez düdüğünü ağzına götürüp tam çalacaktı ki... bu kez konya kaptanı isa, köseoğlu'nun yanına koşup «hocam jalalerin ağları yok» müjdesini veriyordu (!)

aaaaa- hakikaten ağları yok! hakem ağları götürenlere koşup «nereye götürüyorsunuz» diye sordu. «hocam yırtılmış onarıp getireceğiz>> diyorlar, ölür müsün öldürür musun? öfkeyle sahaya dönüp «tamam ulan, bu maç ağsız oynanacak» diye haykırıyor. amaç şu maçı bir an evvel başlatabilmek... yeniden başlama vuruşu noktasına geliniyor. geliniyor ama o da ne? ellerinde televizyon ambalaj kutuları bulunan bir grup, sahanın kenarına geldi ve paketlerini çimlere boşalttılar. sahaya bir anda 40 tavuk yayıldı. ortalık «gıd gıd gıdaak» sesleri ile inliyor. sanırsınız ki, burası stad değil tavuk çiftliği. «hişt... pist... gel bili bili...» diyen sahaya daldı. akılları sıra tavukları dışarı çıkaracaklar. oysa dışarı çıkmak isteyen tavukları tekrar içeri kışkışlıyorlardı. futbol maçı değil, orta oyunu... sahanın içinde herkes tavuk kovalıyor. hakem köseoğlu da tavuk kovalayanları kovalıyor.

federasyonun kesin emriyle saniyesi saniyesine 16.00'da başlatılması gereken maç, saat 17.00'ye gelmesine rağmen oynanamıyordu. birkaç perdelik komedi sonrasında bir saatlik zaman kazanılmış ve nihayet başlama noktasına gelinmişti.

daha 10'uncu dakika dolmadan konyaspor namık'la 1-0 öne geçti. sanki yer yerinden oynadı, herkes yeniden sahaya doluştu. sevinmeler, kucaklaşmalar, öpüşmeler... saha ortasında bir neşe-i muhabbet...

kalabalık zor-bela dağıtıldıktan sonra yeniden oyuna dönüldü. ama oyunun 24. dakikasında yine alışılmadık bir şey oldu. yan hakem argun darıcı, oyun devam ederken elinde bir bıçak konyalı taraftar tarafından kovalanıyordu. ikisinin kovalamacasını, gazeteciler de kovalamaya başladı.

gazatecilerin fotoğraf çektiğini gören başka taraftarlar da, gazetecilerin peşine düştü. kaçışma saha içine de taşınca, maç durdu.

bir basın mensubu kendisini kovalayanlardan kaçarken şeref tribününe tırmanıp vali kemal katıtaş'ın yanına koştu. can havliyle bağırarak «imdat... beni kurtarın vali bey» dedi. devletin valisinin cevabı: «buraya kadar nasıl koştunsa, öyle kaç...»

bu arada, maç trt tarafından radyo ile naklen yayınlanıyordu. hem olan bitenlerin duyulmaması, hem de sakaryalılar'ın konya'daki maç hakkında bilgi sahibi olmaması için hatlar kesildi... trt'ciler onarıyor, seyirciler koparıyordu. bu arada konya ptt'sinin telgraf ve telefon hatları da koparılarak başka yerlere bilgi gitmesi engelleniyordu.

maç 1.5 saat yerine engellemeler, duraklamalar ve olaylar nedeniyle 3.5 saatte bitmişti. konya 9-0 kazanması gereken maçta 5-0'da kalınca kıyametler koptu. bitiş düdüğü sonrasında konyalı futbolcular, teknik direktör, yöneticiler ve istanbul basını mensupları birer birer sopadan geçti... şehirde 100'ü aşkın belediye otobüsü tahrip edildi. anap il binası taşlandı, özel otomobiller yakıldı..




Alıntı:
TC. Başbakanlık Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü Arşivinden...

24 Mayıs 1987
--Başbakan Turgut Özal, Konya'daki spor karşılaşması sırasında meydana gelen olaylar konusunda bilgi aldı ve olayları «üzücü» olarak nitelendirdi.

--Türkiye 2. liginde Şampiyonluğu kaybeden Konyasporlu taraftarlar, Şehir Stadında oynanan karşılaşmadan sonra ANAP il merkezi ile iki yerel gazeteye saldırı düzenlediler. Olaylar sırasında, bir otomobil yakıldı, bazı işyerlerinin camları kırıldı. 2 polis ile bir bekçi yaralandı, 27 kişi gözaltına alındı.

ANAP Teşkilat Başkanı Mehmet Keçeciler, Konya'da meydana gelen olaylarla ilgili olarak «Saldırıları tasvip etmediklerini» bildirerek, «Konyaspor tüm gayretlerimize rağmen şampiyon olamadı. Olayları büyütmemek lazım» dedi.

27 Mayıs 1987
SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, Ankara'da düzenlediği basın toplantısında Konya olaylarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

28 Mayıs 1987
Pazar günü oynanan Konyaspor - Tarsus İdmanyurdu karşılaşmasından sonra çıkan olaylarla ilgili olarak gözaltına alınan 36 kişiden 19'u tutuklandı.




Alıntı:
ilk basımı 2003 yılında olan özgür daşlı'nın "80 yıllık öykü: tarsus idman yurdu" kitabından;

1986-1987 sezonunda konyaspor-tarsus idman yurdu maçında çıkan olaylar unutulacak cinsten değildir. 34 kişinin gözaltına alındığı, dokuz kişinin yaralandığı olaylardan sonra futbol federasyonu'nu konyaspor ve oyuncuları, içişleri bakanlığı da olayların büyümesine neden olarak gösterilen hakkında soruşturma açılan vali kemal katıtaş ve emniyet görevlileri hakkında çeşitli cezalar vermişlerdir. konya olaylarının öyküsü şöyle olmuştu:

o sezon konyaspor ile sakaryaspor şampiyonluk için kıyasıya bir rekabet halindedirler. sezonun son maçında konyaspor, tarsus idman yurdu ile sahasında, sakaryaspor ise anadolu ile oynamaktadır. konyaspor'un şampiyonluğu için, sakaryaspor'un puan kaybetmesi ya da konyaspor'un farklı galibiyeti gerekiyordu. ortaya çıkan bu tablo ışığında maçlar başlamıştı. konya stadı'na kapasitesinden fazla seyirci girmek isteyince bin kadar taraftar veledroma alındı. maçtan önce buradaki taraftarlar telleri parçalayarak sahaya girdiler ve saat 16:00'da sakaryaspor-anadolu maçı ile aynı saatte başlaması gereken maçı geciktirmek için çeşitli yollara başvurdular.

önce oyuncularla "şampiyonluk turu" attılar. bu arada kesilmek üzere sahaya tavuklar salındı. kale ağları yırtıldı. tarsus idman yurtlu futbolculara çiçekler verildi. böylelikle maç başlaması gereken saatten 20 dakika geç başladı.

ilk devrenin ortalarına doğru bir seyircinin tribünden inip yan hakeme tükürmesini görüntülemek isteyen foto muhabirleri, seyirciler ile kollarında bantlar bulunan stad ve emniyet görevlileri tarafından tartaklandılar. milliyet gazetesinden münir bağrıaçık sağlık odasında emniyet görevlilerince dövüldü, saha komiserinden ve konyaspor başkanı süleyman çınar'dan dayak yedi. hürriyet gazetesi muhabiri tayfun bayındır'a konyasporlu karaliç ve isa saldırdılar. bayındır, zorla sahadan çıkartıldı. validen yardım isteyen sabah gazetesi muhabiri tuna da "başınızın çaresine bakın" denilerek geri çevrildi. tüm bunlara tribünlerden atılan taşlar ve şişeler de eklenince, maç 10 dakika durdu. yeniden başlayan maçın ilk devresi 1-0 konyaspor lehine bitince tarsus idman yurtlu futbolcular uzun süre soyunma odasına giremediler. bu arada orta sahada içeri girmeyi bekleyen futbolcuların yanına gelen bir şahıs, protokol tribününün gözü önünde, yüzlerce emniyet görevlisinin arasından geçerek tarsus idman yurdu takım kaptanı erhan'a tabanca çekerek "8-0 yenilmezseniz buradan ölünüz çıkar " diyerek tehdit etti. ayrıca konyaspor kulüp başkanı süleyman çınar tarsus idman yurdu kafile başkanı mahmut alışkan ve üç arkadaşına 80 milyon lira verdiklerini belirterek, futbolcuları sözlerinde durmadıklar gerekçesiyle şerefsizlikie suçladı. kendilerini soyunma odasına zor atan tarsus idman yurtlu futbolculara saldırılar burada da devam etti. bu arada soyunma odasına girmek isteyen maçın gözlemcisi ahen tüzün içeriye alınmadı ve görevlilerce tartaklandı. canını zor kurtararak şeref tribününe geri döndü.

dört duraklamaya sahne olan ve toplam 2,5 saat süren maçın 5-0 bitmesi sonucu saha içi iyice karıştı. şampiyon olmak için 8-0'a ihtiyacı olan konyaspor'un taraftarları hınçlarını bu kez kendi oyuncularından ve antrenör nevzat güzelırmak'tan almaya çalışırlar. futbolcular tartaklanır, güzelırmak radyo ile başına vurularak yaralandı. ahen tüzün, maçın bitimine iki dakika kala bir arkadaşı sayesinde stadı terkedince saldırılardan kurtulmuş oldu. sahadaki tarsus idman yurtlu futbolcular ve hakem, askerlerin silahlı kordonu altında can güvenliklerini sağladılar. soyunma odasında olanların imdadına da son anda jandarmalar yetişti. maç sonrasında tarsus idman yurdu kafilesi konya'daki garnizona götürüldüler. gece saat 9'a kadar orada tutuldular. daha sonra il sınırına kadar askeri araçlar eşliğinde gidebildiler.

konyasporlu taraftarların taşkınlıkları iftar saatine kadar devam etti. anavatan partisi ilçe binası, yerel gazete ve gazete temsilciliklerinin bulunduğu mahalle, konyaspor takım kaptanı isa'nın ve metin'in evi ve bazı iş yerleri taşlandı.

olaydan sonra dizginleri eline alan milli eğitim bakanı metin emiroğlu, "suçlular cezalarını bulacak" derken, futbol federasyonu başkanı ali uras da konyaspor'un 3. lige indirilebileceğini vurguladı. başta isa ve mete olmak üzere konyaspor'un futbolcuları ve antrenör nevzat güzelırmak, konya ile ilişkilerini kestiklerini açıkladılar.

vali kemal katıtaş ise kendisini şöyle savundu: " maçın oynandığı sırada sahaya girmek isteyen foto muhabirine görevliler engel oldu. engelleme ile karşılaşan gazetecinin görevlilerle başlattığı kavgayı polis önledi."

tüm bu kargaşada, tarsus idman yurdu futbolcularının ölüm pahasına maçı satmamaları ve şerefleriyle maçı oynamaları, hakem aykan köseoğlu'nun cesur bir yönetim göstermesi futbol adına sevindirici görüntülerdi.


Yine Bir Mersin Maçı KonyAdanademir Elele..


Sene kacti tam olarak bilmiyorum ama 6-7 sene kadar önce olmalı.

Evet yine sampiyonluga uynuyoruz mersinde macimiz var zennedersem 50 yakin otobus gitmistik neyse sabah saat 7 filandi mersine vardigimizda tam giriste polisler bizi kalsilamisti. hatta bizden once gelen otobusler olmustu neyse baktik polis bizi durdurdu kardesim dedi daha geliyormusunuz sabahin 4 beri burdayiz bizi agac ettiniz dedi bizde gulduk tabiki daha geliyor diye .neyse bizi aldilar mersin otagarinin arkasina goturduler bir gittik her taraf 42 pilaka otobus dolmus neyse biraz oyalandik saat 9 filan oldu sehre gezmeye gittik. bir gittik carsiya herkezde yesil beyaz sanki mersin yesile boyanmis ve sunu inanin herkez aniyla saniyla formayla atkiyla dolasiyor mersinde biri cikipta neye dolasiyorsunuz demiyordu 
 yermi demek gelsinlerde konyada bir gezsinler neyse .

Karnimizı filan dogurduk mac baslama saati geldi biz saglamdik 15 kisi filan geziyorduk mafya ali kara ercan cemil ardogan yani eski kurtlar neyse. biz stata mersin tarafinda girdik bir baktik ortada polis kordon acmis bir baktik bizim girecegimiz yere mersinliler bizim bilet giselerine saldirmis. dedik dalmamiz lazim baktik polis kordonu var dedim saldirin yarin dedim tabi o anda kosmaya ve dalmaya basladik ve ve polis kordonunu kirdik . bu arada o kolpalar arada kaldi sonra dalmaya basladik bizi goren cocuklarda bizden guc alip dalmaya basladilar hefirler arada kaldi ama nasil yara veriyoz bir gorseniz vurdugumuz iniyor yere neyse bir an dalmisim arkam donuk bir baktim mafya ali murat abi dedi bir dundum dunmemle mersinlini biri 3 metre yaklasmiz bana eliden doner bicagi var bana bagiriyor hayvan murattttttt diye donmele ali ucarak bir vurdu ve kolpaya yere dusturdu eyer ali orda mudala etmeseydi simdi 8 senelik oluydum yada satak kalmistim cunki tam arkamda sokacakmis emeneti sonra dondum artik alinmi verinmi polis elimden zor almistin adam yere dustugunde hala bagiriyordu hasa ALLAH KITAP KUFUR EDIYORDU VE o mactan 0 0 skorla ayrilmistik ve mersinliler yine kendi makanlarinda indirmistik belki bu mersinliler en cok cektigi kulupler ads ve biziz hep dayak yediler ve halada ads yiyiyorlar . buda boyle bir deplasmandi

Anti - İst. Olayını Çözdüğümüz Maç 1987 - 1988 Bakırköy - Konya


1987-1988 sezonunda başkanlığa getirildi. Öksüz yönetimi kariyer sahibi Özkan Sümeri teknik direktör olarak takımın başına getirdi. Bir önceki sezonun son maçında çıkan olaylar nedeniyle bir sezon saha kapatma ceza verilmesine rağmen şampiyonluk ateşi sönmedi. Yine kadro güçlü isimlerle takviye edildi.

Sezon başladıktan sonra Konyasporun saha kapatma cezası 4 maça indirildi. Kuşadası, Bakırköy, Göztepe gibi takımların bulunduğu gurupta mücadele etmenin zorluğu görülünce kiralık futbolcu çalışmaları başladı. Galatasaraydan Suat, Mehmet, Nasır, Eskişehirspordan Celaleddin, Zonguldakspordan Cemal, Yugoslavya Sarajovadan Esat Hosiç ve Trabzonspordan Hayrettin kiralandı.

Son mac atbasi gidiyor sampiyonluk yarisi ve yine bir saha kapatma meselesinden federasyon macimizi Ankara'ya almis.
Bir galibiyete is bitecek haliylen.

Gidenler bilir Konya-Ankara arasi Route66 gibi dümdüz bir hattir.Sadece Kulu makasi olarak bilinen yerde bir 50° dönüs yapilir.

Mac öncesi inanilmaz hazirliklar filan yapilamadi nedense..Sampiyon olacagiz ama heyecandan midir nedir,kimse bir organizasyona katilmiyor.Herkes mutlu,ümitli ama kafalarda ya yine sampiyonluk kacarsa paranoyasi olusmus durumda.Gerci konfet&serit ve barut olayimiz yine yapilmisti ama...

Öyle ya !Tam 5 sezon birinci ligin esiginden dönmüstük...Daha bir sene önce -daha sonraya sakladigim- son macta(Tarsus IdYrd Erkutspor) cikan olaylarin acisi hala kentte silinmemis haldeydi.

Maca hicbir hazirlik yapilmadan gidiliyor..Ama ne gidis arabayla 2,5 saat,otobüsle 3:15 lik yolda manyak konvoylar olusuyor...25000 taraftar akiyoruz Ankara'ya.Verdigim rakama maca giremeyenler dahil degildir..Inanin, bu sayiyi Ankara'li büyüklerinizden teyit ettirebilirsiniz.
Ancak mac biletlerinde iki mac oynanacak diyor.Yani ayni statta önce ikinci lig,sonra birinci lig maci var .Hem de bir bilete...
Konyaspor - Bakirköyspr
Ankaragücü-Zeytinburnuspor

Otobüs,mininübüs ve bilimum arac Hipodromun yakinlarina cektiriliyor, trafik dayanilmaz.Soförden park edecegi yeri ögrenip iniyoruz aractan...

Maca daha cok var..Hadi diyor bazilari Genclik parkina filan gidelim zaman gecsin..Hem kafalari da cekeriz...Kayinti filan olur.
Benim aklim ise Ankaragüclü Ferit'in muhtesem köftelerinde.Ulan bir araba ayarlayabilsem de kacabilsek diyorum icimden.Maltepe'de bir mobil yeri vardi eskiden...

Parka girdigimizde bir ton polisle karsilasiyoruz.Tabi dostca olmuyor muhabbetimiz.
Ne geziyonuz lan burada ?
seklindeki nazik karsilamaya
-"aciz baba ac !!!" diye karsilik verince adamlar bize oradan gecmekte olan simitciyi gösteriyorlar...
lan diyorum icimden ,denyo simitin harman oldugu yerden geliyoruz ...Ne simiti simdi !!!
O sirada cikariyor baklayi daha nazik olan memur...
"Istanbul'lular burada parkta tutuluyor..Güvenlik nedeniyle daha ileriye gitmeyin.Karninizi doyurup stada girin hemen." diyor.

Iyi tamam diyoruz ama kafalarda simsek cakiyor hemen.Polisler uzaklasinca daha icerilere dogru süzülüyoruz.

Biraz yürüdükten sonra lunaparka yakin bir büfenin orada Zeytinburnu ve Bakirköy seyircisini görüyoruz.Hayvanlar gibi gözleme'ye kayiyorlar ayranla. Ama bizden sayica fazlalar..Biz 35-40 kisi isek onlar en az 250 kisi... Ortada bir iki telsizli cevik dolasiyor..baskada kimse yok.Ama heriflere de saldirmak manasiz olacak...Üstelik bir de dayak yersek tribünümüzde bir Konya'lilardan dayak yemek var.
"Nasil dayak yersiniz lan dayagi" ...

O arada bir mucize oluyor. Köseden biryerden "Guruluyuz güclüyüz,Ankaragüclüyüz" tezahuratlari ile elde tas sopa,bakiyoruz ki Ankara'li gardaslarimiz geliyorlar.(Tabiki o zamanlar Ankaragücü ile aramızda bir husumet yok ).. Neyse Istanbul'lu beyzadelerin rahati bozuluyor haliylen.

Önce sotede kalalim diyoruz....
Ibonun o yillar ki hiti "Allah Allah Allah Baskent geliyor" seklinde degistirilmis vaziyette agizlarda.

Yemek yemeyi birakan karsi taraf hemen tas filan aramaya basliyor ama cok gec ...Önce sadece tezahürat yapan Ankara'lilar birden kosmaya basliyorlar...Onlarda kalabalik degil ama en fazla 60-70 kisiler.

Psikoloji sudur hep (sonradan cikarilmis bir ders). ilk panik atlatilana kadar saldiriya ugrayan gurup tecrübesiz ise hemen arkasini dönüp kacar...Sonra elektirik akimi gibi tüm kitle buna ayak uydurur...Ardindan bir bakarsiniz ki 20 kisi 100 kisiyi önüne katmis kovaliyor.

Ama sonra roller degisir hemen.Bir süre kovalanan kurbanlar yorulur ve "Sokarim lan,ne olacaksa olsun ....na koyyim! " psikozuna girerler. Birden tersine dönüs yasanir...Yine gurup davranisi ,sayica daha üstün olmanin verdigi güvenle birlesince bu sefer kovalamanin yönü degisir.

Bu olayda da aynen öyle oldu...200 m kacan Istanbul tayfasi lunaparktan geri dönüp saldiriya gecti birden.Bizde yerimizden cikip meydanda görülecek bir yerde dikiliyoruz artik.

Polisler basi kesik tavuklar gibi saga sola kosuyorlar.Üzerimize dogru kosan Ankaralilar'a Konyaspor bayraklarini aciyoruz hemen.Bu sefer de onlar altin bulmus gibi sevinip ,rahatliyorlar...Ama kosusturma iki gurupta yanimiza yaklasana kadar sürüyor.
Artik simdi kimse kosmuyor .Yüzler biribirine dönük ,karsilikli küfürlesmeler oluyor....Hani meshur klasik Westside story" deki gibi...

Konya'nin adami böyle diyaloglari,artistlikleri filan bilmez...Genele bakarsak öyle iyi tezahürat yapilmaz ama olay Bruce Lee moduna döndü mü o zaman, salacaksin bogalari ortaya...

Bu karsilikli itdalasi bizim (Istanbullu !!!) Sabri abinin ,Bakirköyspor'in reisi diye tahmin ettigimiz herife tekme -tokat dalmasiyla bitiyor.

Ana avrat küfürleri,kimkime dumduma vurmalar filan takip ediyor...Bu arada ben yere düsüyorum kalkarken Ankara'li bir arkadas da beni Bakirköylü sanip patlatiyor dudagimi sagolsun. .Arkasindan lacivert beyazli birsi kafayi cakiyor buna ,ben herifin bogazina cullaniyorum derken ,tam western filmlerindeki bar kavgalari yasaniyor....

Laf aramizda, o filmleri izlerken "Hep Hadi lan böyle kavga mi olurmus ?" derdim ama öyle bir kavganin tam ortasindaydim.

Biz de emanet filan yoktu ama Güclüler bayagi hazirlik yapmislardi.
Kim galip geldi bilemiyorum cünkü o 3-5 dk bana yillar gibi geldi o anda....

Sirtimda patlayan plastik copun acisiyla kendimi bir yere attigimi hatirliyorum.Kahraman Türk polisi önüne gelene daliyordu acimasizca. :)

En komigi ise o curcunada bir amirin kafasina atilan darbukaydi ki herif sonradan katliam yaptirdi ama beyninin pekmezini de görmüs olduk bu arada.Darbukayi atan bir Istanbul'lu idi.

Sonra ,önce karakola götürülmek istendik ...Yok dediler böyle 500 kisiyi nereye sokacaz.
Yolda cop yiye yiye...stada alindik.istanbul tayfasi kapalida (sol), ,Ankaragücü sag tarafta oturuyordu.
Gecekondunun 1/3 ü Ankara 2/3 Konya seklinde bölünmüstü.
Geriye kalan yerler paso Konyaspor taraftarina aitti.

2-1 aldık ve sampiyon olduk.Ankaragücü'de 1-0 yenmisti yanlis hatirlamiyorsam.
Amigo Hüsnü önümüze kadar gelip, Anadolu-Istanbul cekismesini anlatmaya calisti mactan önce.Bizim agiz burun dagilmis "Dedik biliyoruz baba ,az önce yasadik bunu bizzat "

Ne Meşale Ne Sis Bombası Barut Yakıyoruz Barut...!


Sene 86-87 sezonu bir sene sonra 1.lige cikiyoruz ama bu hikaye kacan bir sampiyonlugun hikayesidir.

O sene en ciddi rakip(kadro olarak yani) Sakaryaspor.Onlarla cekisiyoruz.Ilk mac Sakarya'da oynanmis ve herhangi bir catismaya polis&asker izin vermemis.Ben o deplasmana gidememistim ama bayagi bir taslasma olaylari olmus bizden bir kac kisinin kafasi gözü filan yarilmis tabii.E adamlar yakin dövüs uzmani böyle mancinik savaslarina yatkin degiller

Ikinci mac Konya'da...Tüm hazirliklar gelmesi beklenen Tatangalar icin yapilmis.Ancak mac öncesi bizim muhtelif sote yerlerimiz polis tarafindan basilip emanet tarzi seyler toplaniyor.Kulübe gidip yardim istiyoruz bazi yöneticilerden ama pek destek alamiyoruz.Cünkü cok gergin bir atomsfer var sehirde ve kimse olasi cikacak vukuatlarin sorumlulugunu almak istemiyor.

Tamam diyoruz ...O zamanlar öyle mesale filan olayi yok tabi ki.Milan'in,Barca'nin maclarinda yaratilan renkli tribün atmosferini görüp ;
"Ulan nasil yapiyorlar bunlari ,Türkiye'de nerede buluruz bu aletleri diye kafa patlatiyoruz."
Sonra bizim sivri zekalardan birisi ;
"Abicim karabarut yakalim ,ayni duman o da cikarir diyor"
Iyi diyoruz Av malzemeleri satan bir dükkanda calisan arkadastan iki bucuk kilo karabarut aliyoruz.

Bizim Nalcacililar o yillarda maratonda kale arkasina yakin yerde oturuyor normalde.Ama deplasman seyircisi gelince hemen yakin temas olsun diye yanlarina oturuyoruz.
Deplasmanda kapaliyi maraton tarafindan karsina alinca,kapalinin soluna oturtuluyor.2000 kisilik bir yer ayrilmis ve 3-4 metrelik bariyerlerle ayrilmis durumda.

Neyse biz hazirliklari yapiyoruz,konfeti,serit olayi had safada polis tribünde hemen önümüde.Barutu takim sahaya cikarken yakacagiz ama lavuk emniyetin adamlari hep karsimizda.Emniyet amiri de karsimizda tam barutu dökecegimiz tribün duvarinin dibinden ayrilmiyor ki opersyonu yapalim.
Sakarya seyircisini polis ,getirilen takviye mavi berelilerle birlikte mactan yarim saat önce tribüne sokuyor.
Karsilikli tezahüratlar yapiliyor ama henüz küfür yok.Polis devamli aramizda "küfür edeni aliriz muhabbeti yapiyor"
Takim sahaya cikti cikacak hala barutu dökememisiz.Belki de Türkiye'de bir ilki gerceklestirecegiz bu sayede ama firsat yok.

O ara maraton tarafinda bir 6X4 lük resimli bir pankart asiliyor tribüne.Bir seytan resmi karikatürize edilmis ve altinda kocaman O...Cocugu I...Nezihi yatiyor.Yani daha sonra Fener'e giden deli Nezihi.Sakaryaspor'un da kaptani ayni zamanda.

Hepimiz bu süprize gülerken Sakarya'nin amigosu "Tombik" polislere bir seyler anlatiyor.Elinde de bir demet cicek var.Anlasiliyor ki cicegi bize verip ortami yumusatacak.Cünkü beraberlik Sakaryarspor'a yariyor.Ve sakin sükut bir mac istiyorlar belli ki.

Aramizda ki bazi tecrübeli abiler "Tamam diyor kabul edelim cicegi ve sadece takima destek verelim ki bizim oyuncularinda stresi azalsin"

O arada genc yeteklerden Murat diye bir arkadas ki yasi 23 filan ama deve gibi bir tip.1,95 boy 120 kilo filan baba.

Sahaya pankart asacagim bahanesiyle bir iki arkadasiyla giriyor.Hemen tellerin önünde arker barikatinin dibinde duruyor.Tombikte yaninda polislerle ,elinde cicek bizim tribüne geliyor bu arada.Bizim amigolardan birisi Tombik'i karsilamak icin ayaga kalkip polisllerin oraya ilerlemeye calisirken.Bu Murat firlayip Tombik'e doru kosmaya basliyor.

Aha diyoruz herif erken davranip amigoculuk oynamaya calisiyor.Tribünde etkin olmak icin elinden geleni yapan birisi cünkü.

Yaklasiyor yaklasiyor....biraz yavasliyor O'na elini uzatan Tombik'i önce sertce kendisine dogru cekiyor ve küüüüüüt ....

Murat'in kafasi (centilmen)Tombik'in suratinda patliyor...Biz de tribünde ses cikarmadan bu seramoniyi izleyen Sakarya'lilar kadar saskiniz o an.

Adamcagiz yere iniyor ama cografya dagilmis,karzma sifira inmis...Agzindan burnundan kanlar bosaliyor.Polis asker oraya yigiliyor...

Yuhh lan diyoruz aramizda ayip etti herif...Her ne kadar sahada kapissak ta...su hareket sik olmadi simdi.
Tabi o yillarda böyle Anadolu dostlugunu filan kaziyon,düsünen bile yok...Bu olaya gülüp eglenenler de var elbette.Skaryaspor seyircisi cilgina dönüyor ve küfür patliyor bir anda.Tam bu sirada takimlar sahaya cikiyor...Önce konuk takim arkasindan Konyaspor.Konfeti ve seritler hazir..
"Takimi tribüne cagiracagiz sonra ,atilacak malzeme" diyoruz ama dinleyen kim...Heyecanla 5-10 serit atiliyor sahaya...Biz seritleri atan adamlara daliyoruz direkt.Kendi kendimize kavgaya tutusmusken ,takim tribüne yaklasiyor.
Elele karsimiza dikilen takimin üzerine konfetiler,seritler yagarken bir anda ortaligi kesif bir barut kokusu kapliyor,gözgözü(Göztepe degil ) görmüyor.

Meger Murat düdügü bu olayi iki dakikada planlamis.O bu eylemi yaparken ,yakin arkadaslari dikkatleri Tombik'e yönelen emniyetin yarattigi boslukta hemen barutu hizla 50-60 metre kadar döküp takim gelince yakmislar.

Harika bir görüntüydü ama habersiz bir aksiyor olunca kasi ,kirpigi yananlar ortaligi birbirine katiyordu..."Kim yapti lan bunuuu ?"

Rakip bile afallamisti bu görüntü karsisinda.

evre arasinda ise catisma yogunlasti ve tuvaletlerden kirilan lavabo ve fayans parcalari rakibin üzerine yagdi...Tabii sonrada aynen bize geri geldi bu parcalar ama sikisik düzende oturan ve kacacak yeri olmayan Sakarya seyircisi aclilan tel kapidan ambulanslara alindi.Bayagi bir zahiyat olmustu yani.
En manyak olay ise pet şişelere işeyen bazi tiplerin bunlari karsi tribüne firlatmalariydi ki görüntü cok komikti...Havada ucusan zeytinyagi siseleri gibiydiler... 

Çarşı Pazar Farketmez Nalçacılar AFFETMEZ...!


Sene yanlis hatirlamiyorsam 85-86 sezonu...
Konya birinci lige cikma mücadelesi veriyor yine...Kadro cok saglam.Daha sonra Samsuna'a gidip o vahim trafik kazasinda hayatini kaybeden sevgili arkadasim Mete'de kadroda (kivircik Kibris'li derdik O'na).
Iki sene sonra milli takima secilecek olan Mücahit bile oynuyor hatta.
O sene yanlis hatirlamiyorsam Kayserispor'la (uups...Sakarya'da olabilir) cekisiyoruz.

Ligin ikinci yarisi ve Giresun'a gidilecek denildi...O tarihler yönetimle aramiz cok iyi Nalcaci olarak..otobüs,tren ne istersek ayarliyor bize.

Hepimiz genciz,heyecanliyiz...Aramizda benim gibi evden kacip böylesine uzak bir deplasmani ilk kez yasaycak olanlar da var.

Benim bir ayagim Istanbul'da oldugunan tüm yeni tezahüratlari kapip,kendimize cevirme ve bazi orjinallikleri bulup ortaya cikarma görevi ben ve Cihangir diye bir arkadasta.

Neyse Giresun deplasmani 14-15 saatlik yol...Ulan diyoruz bu kadar yol nasil tepilecek,tursumuz cikacak oralarda.

Neyse kulüpten haber geliyor 3 otobüs tahsis edilmis diye...Fakat benim gibi yeni yetmeler,sabit deplasman tayfasi kadar kalabalik neredeyse.Nerde cokluk orda tezek hesabi hemen kendimiz bir otobüs daha yapiyoruz.

Yola cikmadan önce herkes olayli deplasmanlari anlatip ortami iyice dayanilmaz hale getiriyor....Dedim ya genciz ,daha lise talebesiyim.
Daha kidemliler Giresun'a ilk defa gidiyoruz ,ama herseye hazirlikli olun saldiri olursa kacip dagilmayin ,biz yakinlara degilsek dayanin,hatta sopa yiyin biz gelene kadar diye de korku saliyorlar yüregimize.

Konyaspor fanatiklerin genellikle takildiklari Sato Bilardo'nun elemanlari basi cekiyor tabi.Hele aralarinda salonun sahibi Taskafa Faruk Abi varki o yillarda (sonradan rahmetli olmus duydum ki) bizim efsanemiz.

Ellerini kullanmadan bir polis amirini kafasiyla komaya sokarak almis bu lakabi.Adam inanilmaz...Ve oranin caycisi da "korkunc Charlie".Suratinda ,vücudunda o kadar icraat izi varki gündüz gözü ile birden önünüze ciksa korkarsiniz.Kabus gibi birsey yani.

Alkol hat safada tabii.Sarap,bira,raki,votka her otobüste dolu dolu...Gidene kadar piiyiz olacagimiz kesin.
Bizim otobüs daha cok genclerden kurulu...Hepimiz lay layciyiz isin dogrusu.Aramizda öyle emanet kullanan yok fazla.Ama tribünlerin gediklisi sayiliriz.Biz baslamadan kimse tezahurat yapmaz yanisi.

Diger 3 otobüs ise tam katil ordusu..Biz bile korkuyoruz adamlarla konusurken.Biraz muhabbet derinlesti mi ,klasik "borc versene muhabbetleri " basladigi icin mesafeliyiz heriflere.Onlarin yas ortalamasi 35-40 civari.
Ama onlar olmadan da Konya sinirlarinin disina cikilmiyor.Bu da bir gercek.

Neyse ki Teksas pavyonun sahibinin oglu da aramizda..(nevaleler ondan)

Yola cikisimiz cok eglenceli olmuyor ama.Polis kontrolü filan..Yöneticiler araya griyor ve nihayet yola cikiyoruz.

Yol maceralari tahmin edilebilecegi gibi tesislerin yagmalanmasi,dövülen,tartaklanan benzinciler filan ,hep duyup bildigimiz olagan seyler.BIzi kesmiyor lakin bunlar...Yaklasik 12 saatlik olayli bir yolculuktan sonra Samsun yakinlarinda bir kahvehane kilikli bir yerde dinlenelim diyoruz.
BIz tek otobüs yanasiyoruz tesise.Diger otobüslerden birisi (sonradan ögreniyoruz) lastik patlatmis,bekleme yapmislar.

Kahveye giriyoruz,hafif yol yorgunlugu var üzerimizde.Bazilari otobüsün önüne ciftbasli Selcuklu Kartali dev bayragi baglamaya callisiyor.Maksat sehre havali girelim...Neyle karsilasacagimizi bilmiyoruz haliyle.Fiyakamiz bozulmasin...
BIz caylari icerken iki otobüs daha yanasti kahveye...Biz bizim katiller geldi diye disari ciktigimizda kisa bir saskinlik gecirdik...Otobüslerden Besiktasin carsi grubu döküldü birden..O hafta onlarinda Samsun maci var(mis).
Bizi görünce dumur oldular tabi..."Ulan ta ..na kodumun Konya'sindan gelinir mi burala bee " diyenlere ilk etepta bir sey diyemiyoruz.Bir gak guk durumu söz konusu.

Bir kac arkadas " abi bizde kartaliz "ayagi filan cekiyor otobüsü göstererek..Adamlar orali degil tabi...Hepsi alkol duvarini asmis.

Ters bir sey desek dalacaklar bize belki de.Hem kizgin hem de ayiptir söylemesi tirsmis durumdayiz.Hele tribün liderligine soyunmus benim gibi bir kac arkadasin durumunu anlatmam söz konusu degil.

En azili olanlardan birisini kafalamaya calisiyorum,vakit kazanmak istiyorum aslinda.O yillarda cep telefonu filan yok ki bizimkileri arayip ,IStanbul'un itlerine randevu verelim.

Dedim ya genciz daha..Isteseler bizi papaz ederler orada.
Adamlar oraya buraya kusa kusa kahveye daldilar...Hemen kuru pasta,simit benzeri seyleri yagmaya basladilar.Kahveci de korkudan bir sey yapamiyor yazik...
Herifler profi tabi.Aralarindan birisi kahvenin telefonunu söküp kopartiyor yerinden ki kimseyi arayamasinlar diye..
Samsunspor'a edilen küfürlerin de bini bir para.

Bizim elemanlardan bir gurup kahvenin en ic kisminda kayinti yapiyorlar.Bu sefer de onlara laflar geliyor.

Birisi "Benim annem de Konyaliymis..Ama hepsinin götüne koyyim " derken digerleri yerlerde gülmekten.Ben kahve kapisinda bizim ekibi sakin tutmaya calisip,isaretimi bekleyin yapiyorum..

Bazi bjkliler killaniyor bana.

"Ne kas göz yapiyon lan ,Polis misin göt" diyorlar.
Derken,bizim 3 otobüsün kapilari aciliyor..Hizla durumu anlatan bizim tayfanin adamlari,hemen bagajlara emanetleri cikarmaya basliyor bir yandan.

Ben ,bize söven reislerine okkali bir küfür ediyorum ki durumu cakan kahvedekiler ayaklanip daliyorlar adamlara...Herifler disari cikarmaya caliyorlar bizi ki rahat arbede yasansin diye.Ama bu onlarin sonu oluyor tabii ki.
Bizim icraatin icinden elemanlari bunlara acayip cizikler atiyorlar.

Yemin ediyorum ki o görüntüler hala gözümün önünden gitmiyor hala.Ben sanirdim ki hep, adama bir cizik atip birakirlar bir yere.

Töbe hasa ne demek !!! Biri vuruyor emaneti toz toprak icinde yerde kivranan digerine öbür Konyaspor'lu vuruyor dönerin yanini.

Ortalik mezbahaneye dönüyor bir anda.O an kahvede kalan bazi kamyoncular bile gözleri acilmis dehsetle izlyorlar olanlari.Ben yumruk atmaktan geberdigimi hatirliyorum.

Bir ara bizim kanka Ilyas "Olm birak adami bayilmis adami dövüyorsun,surada kacanlari yakalayalim " dediginde ise kendimi kacan koyunlari toplamaya calisan coban gibi hissediyorum ...

En az 20 kisi feci yaralar aldi Istanbullu'lardan..Bizden bicak yarasi alan 3 kisi oldu .Onlar da ilk kapismada kahvenin icinde olan ,benim gibi cömezlerdi.Neyseki agir yara almamislardi.
Ama heryerimiz morarmisti havalarda ucusan tekme yumruklardan.Biribirimize vurdugumuz bile oldu yani.

Sansar lakabi oldugunu ögrendigimiz besiktali elemanin pantolonunu indirip kicina " **** yazmisti Charlie .Gülmekten yarilmistim bu olaya.

Sonra kidemli olanlar Charlie'yi azarladilar hemen...Lan niye herifin götünü kesmedin ,Kulübün kapisina takar hergün ellerdik diye

Sonra kowboy filimlerindeki gibi ,iki Cemse asker geldi (mis)olay yerine...
Mis diyorum cünkü,
Ilk üc otobüs olay yerini terk etmistik bile ama diger otobüsün söförü kahve sahibi ile zarar ziyan tartismalarina gimis..Asker de gelince kacamamislar haliyle.

kisa bir yoldan sonra....
Giresun'a girdik sonunda...Sirin bir sehirdi (gerci kasaba büyüklügünde bir yerdi ama).Kimseyle karsilasmadik.Sehirde kimsenin mactan bile haberi yoktu belki de
Tribünlere alininca bir yüksek pirpirli bir amir gelip olanlari bir de bizden dinledi,fircasini atti haliylen (klasik polisin sokarim,oyarim muhabbetini yapti...).

Simdi hit geliyor:
Maci hic izleyemedim ,cünkü hakem bitis düdügü calana kadar uyumusuz orada bayraklarin üzerinde.Mac 0-0 bitmis....Sonra da kahir dolu bir dönüs yasamistik...

Hicbirimiz mac ve skor hakkinda hic konusmadik...Tek olay götcü Charlie ve vukuatlari idi....

Hatirladikca gülerim
bu olaya.


Alıntıdır.

Bir Sivas Hatırası "Terörist Değiliz NALÇACI GENÇLİĞİZ!"






Olay o kadar da eski değil. Bi kaç sezon önce. Dört otobüs gidiyoruz sivasa. Grup içinde o zamanlar pek ayrılık gayrılıkda yok. Gece cıktık yola. Yolculuk o kadar temiz gecti ki otobüste sigara bile içilmedi( Tabi diğer otobüsleri bilemem 
Sabah kayseri yolunda trafik kzası var daha yeni olmuş ve kimse yok skoda pikap takla atmış ilk müdahaleyi biz yapıyoruz. Sivas girişinde her zamanki gibi polis bizi indirdi teker teker üst baş araması derken bizi maç saatine kadar sanayi bölgesinde tuttular( Sanayide yediğimiz o köftenin de tadı hala damagımda 

Neyse stada girecez ama bi çoğumuzun parası yetişmiyo maça girmeye. Japon ali duruma el koyuyo biletler alınıyo ve stada giriliyo. Sivaslılar hoş geldiniz gardaş falan diye karşılıyolar bizi. Reisleri gelip teker teker el sıkıyo telin arkasından.
Atkılar değişiyo Dostluk kardeşlik ayakları falan. ( O ayaklar .. ayağı 
) Ama çakıyoruz durumda bi pislik oldugunu ve beklediğimiz cıkıyo. Sivaslılar kendi tribününe döner dönmez başlıyolar bize kaymaya. Biz ilkönce şaşırıyoruz ama sonra tribün şova başlıyoruz. Sivaslıların hiç görmediği hiç duymadığı cinsten bi tribün şovu.
Sonra tellere yanaşıyoruz onlar da geliyo teller o kadar alçak ki ben svslı bi lavugun surata yumrugu geçirip boynundaki atkıyı alacak kadar... Polisler giriyo araya olaylar küfürlerle devam ediyo
Maç ortada geçiyo ilk yarı svs 1-0 öne geciyo. Golden sonra basın yeleği giymiş bi dallama saha içinden nası geçirdik diye tellere yanaşıp hareket çekiyo. Onu gören berber HAkkı yumrugu bi geçiriyo lavuk yerde Megersem o lavuk svs yöneticisinin ogluymus polise talimat gidiyo maç sonu hepsini alın diye.İkinci yarı bebbe kafayı takıyo degmeyin keyfimize. 1-1
Maç böyle bitiyor takımı çagırıyoruz tribüne ( bu arada svs stadının dışı taşlık yerde koca koca taşlar var) TAm o sırada dışarı cıkan sivaslılar ceplerini taşla doldurup tekrar giriyolar stada. Başımıza taşlar yagmaya başlıyo kafası gözü yarılanlar. Üstümüz açık sıgınacagımız tek şey kırılan koltukların altına alıyoruz başımızı. O sırada bütün tv kanallarında flaş haber geciyo olaylar herkesin cebi çalmaya başlıyo babasından küfür yiyenler, televizyonda görüp sevgilisinden şutu yiyenler 

1 saat sonra cıkıyoruz staddan etrafımız polis dolu onlar da bizimle biniyo otobüse. Biz güvenlik için zannediyoruz. Sonra anlıyoruz ki adamlar bizi emniyete alıyo. 150 Kişi birden svs emniyetindeyiz. Bi taraftan polis jopuyla bizi dürterken biz 'sivas emniyet müdürlüğü' yazısının önünde hatıra fotoları çekiniyoruz

Saatlerce bizi bekletiyolar içerde sonra 10 arkadaşımızı alıyorlar bizi salıyorlar. Konyaya varmamız gereken saatte yola cıkıyoruz sivastan. Febeliler de kayseri deplasmanından dönüyor. Onlar dolmuşlarda 302 lerde, biz prenseslerde 403 lerde yolculuk yapıyoruz 
 Hava basıyoruz febelilere.

Konyaya döndüğümüzde haberini alıyoruz 10 arkadaşımıza 6 ay tribün ve 1milyar para cezası veriyorlar içimiz cız ediyo tabi. Bi gün sonra o arkadaşlarımızı da salıyorlar... Bu maştan sonra sivas 2. düşman ilan edildi. Ama sonra bu kadar zayıf düşman mı olur deyip sivaslılar hiç kaale alınmadı.




O maçın ardından sivas yönetimi ve medya bizim içim 150 terörist ifadesini kullndı. Hatta tek pankart götürmüştük UNI-NALCACI, olay diğer takımların forumlarına taşmıştı ve şöyle söyleniyodu: '' ADAMLAR SADECE UNI GİTMİŞLER UNI BOYLEYSE GERİSİ NASIL'' 


Konya Nihayet Süper Lig'de



10 yıl önce 2. Lig"e düşen Konyaspor, zorlu mücadelelerin ardından Süper Lig"e yükselmeyi hemen hemen garantiledi. Kombassan Konyaspor olarak bir türlü Süper Lig vizesi alamayan Yeşil-Beyazlı ekip, Kombassan"ın takımdan elini eteğini çekmesinin ardından tüm imkansızlıklara rağmen mutlu sona ulaştı.


 Tarih, 24 Mayıs 1987... 2. Lig C Grubu"nda sezonun son haftası... Konyaspor ile Sakaryaspor, nefes nefese, puan puana şampiyonluk mücadelesi veriyor. Bu zorlu yarışta Sakaryaspor"un averajı rakibine göre daha iyi. Tarihinde ilk kez 1. Lig"e yükselmek isteyen Konyaspor, kendi evinde Tarsus İdman Yurdu"nu konuk ediyor. Sakaryaspor ise aynı saatte Anadolu"yu ağırlıyor. Galibiyet kadar Sakaryaspor ve Konyaspor"un kaç fark atacağı da çok önemli. Sakaryaspor rakibini 2-0 yenerse, Konyaspor"un sahadan 9-0 galip ayrılması gerekiyor. Kısacası, her iki kentte de nefesler tutuluyor, heyecanla, merakla maçların sonucu bekleniyor.

Rakibine göre averajı kötü olan Konyaspor, Sakaryaspor"un kaç attığını öğrenmek ve ona göre skor elde etmek için maçı geç başlatmanın yollarını arıyor. Konya"daki karşılaşmanın hakemi, Aykan Köseoğlu... Köseoğlu, müsabakanın başlamasına yakın görevlilerden maç topunu istiyor. Cevap: "Havası kaçmış, şişirip hemen getireceğiz." Biraz sonra: "Patlamış, değiştiriyoruz." Epey sonra: "Arkadaşlar depoda unutmuşlar. Deponun da anahtarları kaybolmuş." Nihayet top getiriliyor ve Aykan Köseoğlu sahaya çıkıp takımları yanına çağırıyor. Fakat ortalıkta Konyaspor gözükmüyor. Biraz bekledikten sonra hakemler ve Tarsus İdman Yurdu"nun futbolcuları seremoniye çıkıp halkı selamlıyorlar. Bu saatten sonra hakemin yapacağı tek şey var: Düdüğünü çalmak ve maçı tatil etmek.

1. Lig için her şey mubah

Tam bu sırada büyük bir uğultu duyuluyor. Konyasporlu futbolcular, sahaya dalan taraftarların omzunda... Sanki şampiyon olmuşlar gibi sahada tur atıyorlar. Olanlar karşısında şaşkına dönen Köseoğlu, derhal sahanın boşaltılmasını istiyor. Kalabalığı boşaltmakla görevli olanlar da zaten maçın geç başlamasını isteyenlerden oluşuyor. Dolayısıyla sahanın boşaltılması epey bir zaman alıyor. Tam maç başlayacak derken yan hakemler koşarak Aykan Köseoğlu"nun yanına geliyor: "Fileleri kesmişler." Fileler değiştirildikten sonra yine birtakım insanlar sahaya dalıp futbolculara çiçek veriyor. Çılgına dönen Köseoğlu, tam başlama düdüğünü çalacakken gözü Konyaspor"un kalecisine ilişiyor. O da ne? Kaleci kazağı ile futbolcuların formaları aynı. Mazeret ise yine komik: "Hocam, kaleci kazağımı evde unutmuşum." Köseoğlu, "Çıkart, çıplak oyna." diyor. Derken görevlinin biri elinde kaleci kazağıyla sahaya dalıyor. Kaleci, kazağını giyinceye kadar birkaç dakika daha geçiyor.

Büyük olayların çıkacağından korktuğu için maçı bir türlü tatil edemeyen hakem Aykan Köseoğlu, sonunda başlama düdüğünü çalacağını umuyor; ama olanlar karşısında bir kez daha şaşkına dönüyor. Çünkü, ellerindeki karton kutuları açan taraftarlar, sahaya tavukları bırakıyor. Aradan bir saat geçmesine rağmen maç hâlâ başlayamıyor. Tavukların dışarıya çıkartılmasının ardından maçın başlama düdüğü nihayet çalıyor. Ve 10. dakikada Konyaspor 1-0 öne geçiyor. Tribünleri tıklım tıklım dolduran taraftarların bir kısmı, sevinmek için sahaya giriyor. Epey bir aradan sonra maç devam ediyor. 24. dakikaya gelindiğinde bir taraftar elinde bıçağıyla sahaya girip yan hakem Argun Darıcı"yı kovalamaya başlıyor. Gazeteciler de onları... Bu arada maç TRT tarafından radyo ile naklen yayınlanıyor. Fakat Sakaryalılar olanlardan haberdar olmasın diye hatlar sık sık kesiliyor. Kısacası, Konya"daki maç 3.5 saatte evsahibi takımın 5-0"lık galibiyetiyle bitiyor. Fakat Anadolu"yu 2-0 yenen Sakaryaspor şampiyon olup 1. Lig"e yükseliyor.

Futbol Federasyonu, 1. Lig"e yükselebilmek için akla hayâle gelmeyecek şeyler yapılmasından dolayı Konyaspor"un sahasını bir yıl kapatıyor. Bir sonraki sezonun başlamasına yakın bu ceza dört maça indiriliyor. 1987-88 sezonunda kendi evinde oynaması gereken dört müsabakayı başka sahalarda oynayan Konyaspor, 1. Lig özlemini Trabzonlu Özkan Sümer"in teknik direktörlüğünde gideriyor. 1988-99 sezonunda ilk kez F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi büyük takımlarla aynı ligde mücadele eden Konyaspor, beş sezon 1. Lig"de oynuyor. Yeşil-Beyazlı takım, 1992-93 sezonunda son sırayı alıp 2. Lig"e düşüyor.

Kombassan çekildi, Konyaspor çıktı

Hedefi hep 1. Lig olan Yeşil-Beyazlı takım, 90"lı yılların ortalarından itibaren Kombassan Konyaspor olarak mücadelesini sürdürüyor. Merkezi Konya olan Kombassan Holding, şehrin gelişimine yaptığı katkıları takım için de yapmaya çalışıyor. Kombassan"ı arkasına alan Konyaspor, 1. Lig"e yükselebilmek için ünlü teknik direktörleri ve büyük takımlarda top koşturan birçok yıldız futbolcuyu kadrosuna dahil ediyor. Bu dönemde Özkan Sümer, Yılmaz Vural, Rıdvan Dilmen, Giray Bulak, Sadi Tekelioğlu ve Nejat Biyediç gibi teknik direktörlere; milli futbolcu Saffet Sancaklı, Trabzonsporlu İskender ve Bursasporlu Ercüment gibi futbolculara, Konyaspor"un 1. Lig"e yükselmesi için büyük paralar harcanıyor. Fakat bir türlü istenen başarı sağlanamıyor. Sezonun sonlarına doğru hep ilk üç içinde olan Kombassan Konyaspor, son haftalarda puanlar kaybedip 1. Lig biletini elinden kaçırıyor. Futbol otoritelerinin genel yorumu, yeşil sermaye olarak nitelenen ve suçlanan Kombassan"dan dolayı Konyaspor"un 1. Lig"e yükseltilmediği şeklinde oluyor.

Bunca uğraştan sonra bir sonuç alamayan Kombassan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Bayram da futboldan elini eteğini çekme kararı alıyor. Bu kararın ardından Konyaspor bir anda sahipsiz kalıyor. 2002-2003 sezonunun başlamasına kısa bir süre kalıncaya kadar borç içerisinde yüzen Konyaspor"a kimse sahip çıkmıyor. Kapanmakla karşı karşıya kalan kulüp kayyuma teslim edilmek üzereyken Konya Valiliği ve Konya Büyükşehir Belediyesi devreye giriyor. Diğer takımlar yaz kamplarını çoktan tamamlarken, Trabzonspor"un eski futbolcusu Hüsnü Özkara"yı teknik direktör olarak takımın başına getiren Konyaspor, sağda solda boşta kalan futbolcu arıyor. Kadrosunda sadece Ünsal Aka, Abdullah Çöl, Ulaş Meyan ve Hayri Yılmaz"ın bulunduğu Yeşil-Beyazlı takım, iki gün gibi kısa bir süre içinde yeni bir takım kuruyor.

Ligin başlamasına on beş gün kala hazırlıklara başlayan Konyaspor, ilk haftalarda oyun sistemini bir türlü oturtamıyor ve zorluklar yaşıyor. Geçen sezonlarda 1. Lig özlemlerini bir türlü dindiremeyen taraftarlar da takıma tam olarak güvenmiyor. Fakat Konyaspor, özellikle ikinci yarıda toparlanıyor ve yavaş yavaş zirveye ortak olup sessiz sedasız liderlik koltuğuna oturuyor. Takımın toparlanmasında kaleci Metin Mert ve G.Saray"ın eski futbolcusu Hamza Hamzaoğlu gibi genç oyunculara ağabeylik yapan tecrübeli futbolcular da çok önemli bir rol oynuyor. Son iki haftaya girilirken Süper Lig"e yükselmeyi yüzde 99 garantileyen Konyaspor, 10 yıllık özlemi dindiriyor. Tam 16 yıl önce 1. Lig"e yükselebilmek için her türlü girişimde bulunan Yeşil-Beyazlılar, şimdi hiç kimsenin beklemediği bir şekilde amacına ulaşıyor. 16 yıl önce Tarsus İdman Yurdu"nu 5-0 yenmelerine rağmen 1. Lig"e yükselemeyen Konyaspor, bu sefer Mersin İdman Yurdu"nu 2-0 mağlup ederek güle oynaya Süper Lig"in yolunu tutuyor. Ne tesadüf ki bu sefer Süper Lig için çırpınan taraf Sakaryaspor oluyor.

Özkara: Başarımız mucize

Konyaspor Teknik Direktörü Hüsnü Özkara, Süper Lig"e yükselmelerinin mucize olduğunu söylüyor. Özkara, "Normalde bir takımımın lige hazırlanması için altı hafta gerekir. Ancak bizim zamanımız yoktu ve en kısa zamanda hazırlanmamız gerekiyordu. Futbolcuların birbirini tanımaları ve uyum sağlamaları için çok çaba harcadık. İlk yarının başlarında oyun sistemimizi oturtamadığımız için büyük zorluklar çektik. Fakat içindeki başarı arzusu sönmemiş, hedefi olan futbolcularla yola çıkmamız, sezonun sonlarına doğru meyve vermeye başladı. Bütün zorluklara karşı gösterdiğimiz bu mucize başarı, aynı zamanda akademik tez konusu olacak kadar önemlidir." diyor. Hüsnü Özkara, ikinci yarıdaki Şekerspor maçının dönüm noktasını olduğunu belirterek şunları ifade ediyor: "Yönetim maddi sıkıntılarla mücadele ederken, biz de sahada şampiyonluk için savaştık. İkinci yarıda Şekerspor maçına kadar deplasmanda galip gelemiyorduk. İyi futbol ve çok pozisyona rağmen istenilen puanlara ulaşamıyorduk. Şekerspor maçı bizim için dönüm noktası oldu. O maçta ilk deplasman galibiyetimizi aldık. Ondan sonra da hiç kaybetmedik.""

Köseoğlu: Bir futbolcu fiyatına başardık

Konyaspor Başkanı Mehmet Köseoğlu ise daha düne kadar şehirde hiç kimsenin şampiyonluğa inanmadığını dile getiriyor. Köseoğlu, geçen yılarda bir futbolcuya ödenen parayla Süper Lig bileti aldıklarını belirterek şunları söylüyor: "Öncelikle şehirde bir inançsızlık vardı. Herkes, "Şimdiye kadar trilyonlar harcandı, olmadı. Bu şartlarda nasıl olur?" endişesi içerisindeydi. Son anda görevi kabul etmiş bir kişi olarak alelacele yönetimi oluşturdum. Açıkçası tüm takımlar transferleri yapmıştı. Biz de nerede ortada kalmış oyuncu varsa onları aldık. Birkaç gün içinde 22 kişilik bir kadro kurduk. Herkes hazırlık kampını bitirmişken biz kampa gittik. Bu transferlere girişirken tek kuruş paramız yoktu. Elimizde de 6 trilyonluk borcu içeren 80 kişilik bir liste vardı. Ayrıca tüm gelir kaynakları hacizliydi. Bu durumda bir takımı almak intihardı. Biz intiharı seçtik. Çünkü Konyalıydık ve takımımızı seviyorduk. Transfer ettiğimiz 22 kişiye tek kuruş ödemedik, sadece söz verdik. Onlar da sağolsunlar boş mukaveleye imza attılar. Bu arada Metin Mert, Hamza ve Mustafa Kocabey"i takıma kattık. Öncelikle 400 milyar borç bulup peşinatları ödedik."

Köseoğlu, başarının ardından ilginç bir tespitte bulunuyor: "Aslında bu kadar kısa sürede kurulan toplama bir takımın bu kadar uyumlu olması bize Allah"ın bir lûtfu diye düşünüyoruz. Geride kalan 32 haftada tek kırmızı kart görmememiz bunun en büyük ispatı. Ayrıca Metin Mert ve Hamza ağabeylik görevlerini çok iyi yaptı. Fakat tüm bu çabamızı işin başında yerel basın ve taraftara pek inandıramadım. Son anda kaçan şampiyonluklardan dolayı şüpheleri vardı. Sözün özü biz bu başarıyı bir Saffet Sancaklı fiyatına elde ettik. Biliyorsunuz Saffet Konyaspor"a bir milyon dolar civarında bir rakama gelmişti. İşte bizim bu sezon harcadığımız miktar bu kadar."

Alemin Kralı MAYKIL İSMAİL.!



Sene 2001 İzmir e Altay macına gıdıyoruz o zamankı baskanımız alemın kıralı maykıl ismaıl konyadan 40 otobus kalktık tum otobuslerı kaldırdıktan sonra en son bız
hareket ettık.

İsmaıl baskan son deplasmanımız askere gıdecek arkadaslar var dıye. 200 bıra, 10 kasa meyva, 100 ekmek arası, 4 garton sıgara aldı. Yola cıktık sanayıde
otobusumuz yanmaya basladı kendımızı zor dısarı attık kello dayı bagırıyor meyvaları kurtarın dıye doktor ahmet abı bıraları kurtarın dıye bagırıyor rahmetlı recep abıde ısmaıl abıye kızıyor bu kadar nıye masraf ettın dıye ismaıl abıde hoca ıyı olursa cemahat fazla olur bende ıyı bır kocayım.

Bu cocuklar yıllardır yanımızda bır kıyak cekelım dıyor recep abıde elektırıgım suyum kesık ben ne yapacam dıyor ismaıl abıde ayarlarız kafanı yorma kolpalık yapma dıyor neyse yola cıktık yolda otobus calısır vazıyette mola verdık..

Sofor aman otobusu oynamayın dedı yemek yemeye ındı o sırada otobus bozuldu. Bızım emrah kafa ıyı soforluge soyunmus otobus durdu gıdemıyoz maykıl isyan edıyor neysekı arkamızdan gelen otobuse bındık ordada catlak samı var otobus
dolu bınmeyın deyınce maykıl samıye olum otobusler benım sen kımı almıyon len cakal deyıp saldırdı.

Neyse zor yatıstırdık yola cıktık ızmıre vardık gezıyoruz konakta maykıl baskanın tlf caldı arayan ahmet san baskandı maca gıremıyenler varmı dıye ismaıl abıde bılmıyorum stada varınca sıze haber edeyım dedı stada varınca herkez gırmıs 15..20 kısı gırememıs 10 kısı de bız varız ismaıl abı aradı baskanı para aldı dısarda kalanlara bılet aldı bılet 5 mılyondu hıc unutmam 110 mılyon para atmıstı

rahmetlı recep abıye verdı al elektırık suyunu yatır dıye recep abıde camasır
makınası buzdolap taksıtı var o ne olacak deyınce ısmaıl abı kızıp ananı sat ıpne
dedı bu deplasmanı hıc unutmayacagım.

Tesekurler buyuk baskan maykıl ismaıl abı

Nur ıcınde yat Recep Abi